Haber

AB’nin sokak hayvanları testi: Hollanda ve Romanya ne yaptı?

Türkiye’de hayvanların sokaktan alınmasına yönelik davetler ne kadar yüksekse, hayvanseverlerin buna itirazları da o kadar artıyor. Hayvan varlığı üzerine düşünürken bir yandan da dünyadaki örneklere baktık.

İki Avrupa Birliği ülkesi, Hollanda ve Romanya. Bunlardan biri, yakın geçmişte hayvanların sokaklardan alınmasına izin veren yasayla, sokaklarını ‘insansızlaştıran’ dünyadaki ilk ülke olarak biliniyor. Belgesel sinema yönetmeni ve hayvan hakları savunucusu Mihai Gavril ile Romanya’da yasanın çıkış sürecini ve sonrasını konuştuk.

İLK YASA 1875’TE GİRİLDİ

Hollanda’da sokak hayvanlarının varlığıyla ‘mücadele’ 1400’lere kadar uzanıyor. Bu tarihte büyük köpek ırklarının tasma ile bağlanması zorunlu hale getirildi. Yaklaşık 450 yıl sonra barınaklar inşa edildi ve evlat edinme programları başlatıldı. Köpeklerin toplu ölümleri de Hollanda tarihinin bir parçasıdır. 1800’lerde Hollanda’da kuduz olayları nedeniyle birçok köpek öldürüldü.

Hollanda’nın hayvanlarla ilgili yasal çalışmalarının ilki 1875 yılında yürürlüğe giren Ulusal Hayvan Yasası’dır. Söz konusu tarihten bu yana yasa dört kez revize edilmiştir. Şu anda Hollanda’da yürürlükte olan yasa 2011’de şeklini aldı. Yasa, hayvanlara kötü muamele, ihmal ve terk edilmeyi para ve hapis cezalarıyla cezalandırdı. Ülke makalelerine göre hayvan istismarında en yüksek hapis cezası 3 yıl. Para cezası 21 bin 750 euro. Hayvan ihmalinin üst sınırı 8 bin 700 euro iken 6 ay hapis yattı.

‘BİZİM İÇİN HIZLI GEÇEN TARTIŞMALAR BUNLAR’

Hollanda’da köpeklerin kaydı zorunludur. Satın almada yanlış bir şey yok. Bakanlık, “İster satın alın, ister sahiplenin, hayvanların kimlik tespiti, bakımı ve barındırılması zorunludur” diyor. Bu kayıt sistemiyle basitçe kaçan veya kaybolan bir köpek bulduklarından bahseder. Bakanlık, bu sistem sayesinde ülkede ‘yetim’ köpek kalmadığını belirtiyor.

Öte yandan bakanlık, Hollanda’da az sayıda da olsa ‘başıboş’ köpeklere rastlandığını söylüyor. Ancak bu test yeniden kayıt sistemidir. Hayvan koruma servislerine ihbarı yapılan köpeklerin çip ile kayıt altına alınarak barınağa götürülerek sahiplendirilmeye çalışıldığı belirtildi. Hollanda’da barınaklardan evlat edinme teşvik edilmektedir. Bu bağlamda benimseme, satın almaya göre daha az maliyetli ve avantajlı olarak sunulmakta; Hayvanların kayıt, çip, bakım ve kısırlaştırma işlemleri barınak tarafından karşılanmaktadır.

Hayvanların kayıt altına alınması ve bakımı için ne kadar bütçe ayrıldığı ya da hayvanlar için uyguladığı program nedeniyle bakanlığa rastgele bir tepki olup olmadığı sorulduğunda, “Bunlar bizim için çoktan geride kaldı” yanıtını aldık. .

ROMANYA’DA SOKAK KÖPEKLERİNİN TOPLANMASI 2013 YILINDA YASAL OLDU

2013 yılında Romanya’da çıkarılan yasa toplumda büyük tartışmalara neden oldu. Romanya’da hayvanları geri çağırma davetlerinin yasallaşmasından önceki olaylar Türkiye ile paralellik gösteriyor. Romanya’nın başkenti Bükreş’te 65 bin civarında olduğu düşünülen köpek popülasyonu uzun süredir toplumda tedirginlik yaratsa da hayvanseverlerin ve halkın köpeklerle olan bağı çağrılacak davetleri bastırdı. Ta ki 4 yaşında bir erkek çocuk sokak köpeklerinin saldırısı sonucu hayatını kaybedene kadar. Bu olaydan sonra Bükreş Belediye Başkanı Sorin Oprescu, sokak köpekleri için ötenaziyi kabul edip etmediklerini soran bir referandum düzenleneceğini duyurdu. Ardından taraftarlar tarafından kentte eylem düzenlendi.

Cumhurbaşkanı Traian Basescu’nun “insan köpeklerden üstündür” şeklindeki açıklamasıyla tartışma farklı bir boyut kazandı. Tüm bunların sonunda Romanya Parlamentosu, ‘başıboş köpeklerin toplanmasını ve sahipsizlerin itlaf edilmesini’ onaylayan maddeyi kabul etti.

mihai gavril

“İNSANLARIN ŞİDDETİNE HAYVANLAR CEVAP VERMEZ”

Bugün Romanya’da başta Bükreş olmak üzere birçok büyük şehirde sokaklarda hayvan yok. Bükreş’te üç kedisiyle birlikte yaşayan ve bir hayvan barınağında çalışan Mihai Gavril, Türkiye’deki tartışmaların geçmişte Romanya’da yaşananlara benzediğini belirtiyor.

Gavril, Romanya’da hem kanun öncesi hem de sonrasında hayvan hakları için çalışmış bir isim. Hayvan hakları ile ilgili çabanın nedeni çok bireyseldir. Bu durumu “Bir zamanlar ben de savunmasızdım, o duyguyu iyi bilirim. Bu nedenle elimden ne geliyorsa onlar için yapmak istiyorum. İnsanlara kıyasla hayvanlara yardım etmek için çok az yöntem ve araç vardır. Bu haksızlık” diye açıklıyor. Hayvanların insan şiddetine cevap veremediğini ve onları savunacak gerçek yapılarının olmadığını anlatan Gavril, “Savunacak kimsenin olmaması, terk edilip öldürülmeniz kabul edilebilir bir şey değil. “Onların tarafındayım çünkü onları toplumumuzdaki en savunmasız yaratıklar olarak görüyorum.”

‘ROMANYA’DAKİ HAYVAN HAYVANLAR SİYASİ TELAFFÜS ÜRETEMEZ’

2013’e gidiyoruz… Sokak köpeklerine el konulduğu ve öldürüldüğü o dönem… Romanya’da bir çocuk sokak köpeklerinin saldırısına uğrayıp sonra da öldüğünde hayvanlara işaret veriliyor. Ancak Gavril, bu olaya kadar Romanya’da köpeklerle ilgili çok şey yaşandığını ve bunların önemli bir sorun olarak görülmeye başladığını anlatıyor. Romanya parlamentosu 2013 yılında yaptığı oylamada 20 çekimser, 23 hayır ve 226 evetle, köpeklerin toplanması ve 14 gün barınakta kalan ve sahiplendirilmeyenlerin itlaf edilmesinin önünü açan yasayı kabul etmişti. Gavril’e göre işlerin bu noktaya gelmesinin en büyük sebebi köpekleri aktif olarak kısırlaştıracak bir sistemin olmaması. Bir diğeri de politik söylemler üretmekten uzak hayvanseverler…

“Romanya’daki hayvanseverlerin hayvan haklarından anladıkları, olabildiğince çok köpeğe sahip çıkmaktır” diyen Gavril, hayvan sevgisinin siyasi bir anlayışa dönüşmediğinden yakınıyor. Yasanın çıktığı dönemde hayvan hakları savunucuları olarak yetkililerle görüştüklerini anlatan Gavril, “Savunucu olarak özellikle kısırlaştırma konusunda yerel yetkililerle görüştük. Daha fazla bütçe istedik ama bütçeyi harcayacak başka alanlar olduğunu söyleyerek taleplerimizi yerine getirmek istemediler.”

‘KEDİ VE KÖPEKLER NEHRE KATILMAYA BAŞLADI’

Yasa ile neler değişti? Gavril, yavaş çalışsa da güzel örneklerin de olduğunu belirtiyor: “Artık bir ömrümüz var. Buna göre kedi veya köpeğiniz varsa mutlaka kısırlaştırmalısınız. Pek çok insan aslında buna katılmıyor. Yerel yönetimler de bu konuda sistematik bir çalışma yapmamaktadır. Evcil hayvan sahiplerinin tek tek gidip incelemeleri gerekiyor. Kısırlaştırılmamış olanları tespit etmelidirler. 3 yıl sonra hayvan polisi devreye girdi. Hayvanlarla ilgili bir şey olduğunda aranıyorlar. Hala çok yeni bir uygulama ve etkili değil ama yine de hiç yoktan daha pürüzsüz. Şiddet, taciz, terk edilme varsa devreye giriyorlar. Ama kanun çok karmaşık. Üç yıl öncesine kadar hayvanları terk etmenin cezası yoktu. Şimdi geldi ve geç oldu aslında.” Gavril, köpeklerin sokaktan kaldırılmasının Avrupa Birliği’ne üyelikle bir ilgisi olduğunu düşünüyor. Bütün bunlar, kendisine göre AB ülkelerini taklit etme çalışmalarının bir parçası.

Kırsal kesimde yaşayanların maddeyi pek ciddiye almadıklarını belirten Gavril, kısırlaştırma yaptırmayanların doğum yaptıklarında hayvanlardan acımasızca kurtulmaya çalıştıklarını söylüyor: “Yasadan sonra özellikle çok sayıda hayvan nehirlere atılmaya başlandı. ve göller. İnanır mısınız yavru kedi ve köpekleri poşetlere koyup nehre atıyorlar. Hayvanlarını kısırlaştırmayanlar buzağıları olduğunda bu durumdan kurtulmak için bu yöntemi kullanırlar. Romanya’daki insanlar çok acımasız olabiliyor.”

Bu noktada kedilerinden birini nehirden kurtardığını anlatıyor: “Yasadan sonra hayvanlara yönelik şiddette artış oldu. Nehre atılan yavru kedi ve köpeklerin hikayeleri var. Üç kedimden biri de bu şekilde nehre atılmış bir kedi. Onu atıldığı nehirden kurtardık ve şimdi birlikte yaşıyoruz.”

‘EVLENDİK, TERK ETMEDİK’

Şehirlerden köpeklerin barınaklara ya da şehrin çeperlerine sürüldüğünü söyleyen Gavril, bu koşullarda yaşayan köpeklerin de zamanla vahşileştiğini ve bunun başka sorunlara yol açtığını belirtiyor: “Köpekler buraya sürüldükleri için daha da vahşileştiler. Bir diğer sorun da köpeklerin doğal bir yırtıcı hayvanının olmaması… Yani bu da doğada başka bir şeyin bozulmasına neden oluyor.”

Gavril, sokaklardan köpek toplamanın toplumdaki dayanışma ve güvenlik ağlarını kırdığını düşünüyor. Ayrıca Gavril, sokaklardaki kedi popülasyonunun arttığını ve bunların kuşlar için önemli bir tehdit haline geldiğini belirtiyor.

Bir savunucu ve hayvansever olan Gavril, her köpeğin bir yuvası olmasını ister. Ancak bunun olmadığı koşullarda köpeklerin kısırlaştırılarak ait oldukları yerlere, yani şehirlere geri gönderilmesini talep ediyor: “Onlar insanlara muhtaç, evcil hayvanlar. Her köpeğin, onunla ilgilenen ve onu seven bir kişiye ihtiyacı vardır. Biz onları evcilleştirdik ve onları terk edemeyiz.”

Yarın: Analiz önerileri: Sokak hayvanlarından nasıl kurtuluruz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu